Azerbaycan Türklerinin Önemi
İran’ın etnik gruplarından Türkler, İran’da yerleştikleri coğrafyanın büyüklüğü, ülkenin siyasi hayatındaki etkinlikleri, nüfuslarının yoğunluğu ve İran tarihinin dönemeçlerindeki belirleyici rolleri nedeniyle ayrıcalıklı bir konumdadır. 70 milyon İran nüfusunun 30-35 milyonunun Türk olması, Türkiye’den sonra en fazla Türk’ün yaşadığı ülkenin İran olduğu gerçeğini doğurmaktadır.
İran’da Azerbaycan Türkleri 25-30 milyon nüfuslarıyla, Farslarla birlikte İran’ın en güçlü topluluğudur. Siyasi literatürde “Güney Azerbaycan” olarak adlandırılan İran sınırları içerisindeki Azerbaycan’ın tarihi coğrafyası, Azerbaycan Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti sınırlarından başlayan 250,000 km’lik bir yüzölçümü ile İran’ın merkezine kadar uzanmaktadır. İran’daki Azerbaycanlılar (Güney Azerbaycan) sahip oldukları siyasal güç, sosyo-kültürel, ekonomik, nüfus ve jeopolitik konumları itibari ile İran’daki değişimlerde sürekli başat ve belirleyici rol oynamışlardır. Başka bir ifade ile İran devletini “tarihi olarak Türkler tarafından yönetilen, ancak Fars diliyle konuşan devlet” olarak tanımlamak mümkündür. Bu olgu 1924’den sonra kırılmaya başlasa da, İran’da Azerbaycan Türklerinin siyasal, kültürel ve ekonomik etkinliği hala devam etmektedir. Söz konusu durum İran’daki Azerbaycanlıların sisteme çeşitli bağlarla entegre olmasını sağlamıştır. 1979 İran İslam devriminin ardından İran’da yükselen etnik milliyetçilik Güney Azerbaycanlıları da etkilemiştir. Bu süreç İran Azerbaycanlıları arasında Türk ve Azerbaycan kimliği çerçevesinde yeni bir siyasi arayış doğurmuştur. “Güney Azerbaycan Milli Hareketi” olarak adlandırılan hareket, özellikle Sovyetlerin dağılmasının ardından bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla güçlenmiştir.
...
Sonuç ve Genel Değerlendirme
Etnik grupların bu sürece eylemsel olarak katılmamaları, bu hareketin daha dar alanda kalmasına sebep oldu. Seçim öncesinde İran’ın bazı etnik bölgelerinde devlet ve milliyetçi gruplar arasında silahlı çatışmalar yaşandığı halde gösteriler zamanında bu bölgeler sakindi.
Etnik grupların bu sürece eylemsel olarak katılmamaları, bu hareketin daha dar alanda kalmasına sebep oldu. Seçim öncesinde İran’ın bazı etnik bölgelerinde devlet ve milliyetçi gruplar arasında silahlı çatışmalar yaşandığı halde gösteriler zamanında bu bölgeler sakindi.
Bu gelişmeler, merkez-çevre arasında siyasal ayırımın ortaya çıktığını ve bütün İran’ı kapsayacak bir siyasal hareketin oluşturulmasının zor olacağını gösteriyor. İran’daki bütün rejim değişiklikleri merkez ve çevrenin aynı duygu, düşünce ve irade doğrultusunda hareket etmesiyle mümkün olmuştur. Bugün bu birlikteliğin olmaması rejimin bekasının sürdürülmesi açısından önemli bir unsurdur. Ayrıca İran’ın merkezindeki demokratik güçler çevrenin siyasal eğilimini anlamamakta ve onların talep ve beklentilerini tehlikeli bulmakta, dolayısıyla da merkez-çevre arasında oluşmuş yabancılaşma süreci daha da derinleşmektedir.
İran’daki etnik kimliklerin kendi haklarını elde etme konusunda kararlı oldukları ve kendi çıkarlarının olmadığı bir süreç veya projeye dâhil olmak istemedikleri çok açıktır.
Azerbaycan Milli Hareketi’nin son seçim dönemi için belirlediği asgari amaçlara ulaştığını söylemek hata olur. Sürekliliği olmayan ve dahası kendine ait olmayan adımlarla ile yola çıktığı için, seçim öncesi ve sonrasındaki süreçte aktif bir unsur olmak yerine pasif olmuş ve hatta seyirci pozisyonunda kalmıştır.
Yeşil Hareket ve onun dünyada yarattığı yankı, milliyetçi grupların tutum ve duruşlarını gölgede bıraktı. Bu süreç dünyanın dikkatinin yeniden merkeze, özellikle Farslara yönelmesini sağladı. Aslında tüm yaşananlar etnik milliyetçi güçleri de şaşırttı.
İran’da seçimler siyasi rical üretmenin en önemli mekanizmalarından biri idi. Nitekim bu seçim Mir Hüseyin Musevi’yi yeniden en önemli siyasi şahsiyetlerden biri haline getirdi. Bu dönemde Azerbaycan kendine ait olan ve çekim merkezi olabilecek, içeride ve dünyada dikkat çekebilecek bir adam ortaya çıkarmadı.
Azerbaycan Mili Hareketi’nin örgütsüz olması ve lider kadrolarından yoksunluğu aktif olmamasının diğer sebeplerinden biri olarak görülebilir. Nitekim bu süreçte herkesin veya oluşumun “başına buyruk” yürüdüğünü söylemek hata olmayacaktır. Nitekim örgütlenme ihtiyacı hiç bir zaman bu dönemde olduğu kadar hissedilmemişti.
Azerbaycan Milli hareketi, bu süreçte önemli parçalanma ve bölünmeler yaşandı. Buna rağmen duygu, düşünce ve eylem birliğinin genel itibari ile korunduğu söyleyebiliriz. Bu da milli hareketin siyasi olgunluğunun ve makul davranma potansiyelinin bir göstergesi olarak görülebilir.
12 Haziran gösterilerinin istenilen sonucu vermemesi aslında Azerbaycan’ın İran içindeki önemini bir kez daha göstermiş oldu. Bugün gerginliğin sürmesi sebebiyle Yeşil Hareket kadroları Azerbaycan’ın bu tavrını anlamakta zorlansalar da önümüzdeki süreçte merkez-çevre tartışması yeniden gündeme gelebilir.
Yazının tamamı: http://www.turksam.com/tr/a1752.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder