13 Kasım 2009 Cuma

Mehran Bahari, Türk- kürt ve Azerbaycan-Kürdistan sınırlarının belirlenmesinde takip edilebilecek yöntem

Azerbaycan Milli Hükumetinin Azerbaycan sınırları hakkındaki düşünce ve uygulamaları tamamıyla hatalı ve tarihi-stratejik-milli bakımdan yanlış inanc ile siyasi zaaf yüzünden ortaya çıkan şeylerdir, bizi ve Azerbaycan'ın geleceğini bağlamaz.
Achiq.net'te yayınlanan aşağıdaki yazı, hem zamanlama bakımından yerinde ve hem içerik açısından (bir iki nokta dışında) mantıklı ve doğru esaslar üzerinde kurulmuş uygun bir cevaptır:

http://www.achiq.org/herekat2/achiq%20mektub.htm


Yukarıda dediğim bir iki nokta ise şunlardan ibarettir:


1- Yazıda en temel sorun, Türk- kürt ve Azerbaycan-Kürdistan sınırlarının belirlenmesinde takip edilebilecek yöntemin, Azerbaycan Milli Hukumeti ve Kürdistan devletinin aralarında imzaladıkları anlaşmanın ruhuna bağlı kalmak olduğu yazılır.
a- Eğer bu "ruh"tan maksat görüşmeler ve diyalogsa, bu bütünüyle kabul edilecek ve her iki tarafın çıkarına olan bir yöntemdir.
b- Eğer bu "ruh"tan maksat, o iki devlet arasında yapılan anlaşmalar ise, bu hiç bir şekilde kabul edilecek bir ruh değildir ve bütünüyle Türk halkı ve Azerbaycan’ın milli çıkarlarına terstir.
O anlaşmalarda var olan esas sorun, Etnik Azerbaycan yerine, Pehlevi devletinin idari taksimatı esas alınmasıdır ve bu yanlış ve Azerbaycan’ın toprak bütünlüğüne ters olan idari taksimata göre Sulduz'un Kürdistan devletine dahil edilmesidir.
Bu ölümcül hata ve yanlışlık ki Azerbaycan Demokrat Fırkası sahib olduğu yanlış Azerbaycan tasavvuru, Pehlevi diktasının idari taksimatını gözü bağlı kabul etmesi ve Sovyetler Birliğinin zorlaması ile benimsenmiştir, hiç bir şekilde bugün için geçerli olamaz ve en başta Azerbaycan’ın Sulduz, Tikan Tepe, Sayın Kala vb ilçelerinin Türk halkı için kabul edilemez.
Azerbaycan Demokrat Fırkası aynı yanlışlığı Bicar-Gerus, Yassu Kend, Gorva, Sungur meselelerinde de yapmıştır. Öteki yandan aynı yanlışlık Fars-merkezi devleti ile de yapılmış ve bunun neticesinde Azerbaycan’ın bugünki Zencan, Hamedan, Kazvin, Tahran, Kum ve Merkezi illeri Azerbaycan’ın dışında kabul edilib Fars-merkezi devletine bırakılmıştır.
Başka bir deyişle Azerbaycan Milli Hukumetinin Azerbaycan sınırları hakkındaki düşünceleri ve uygulamaları tamamı ile hatalı ve tarihi-stratejik-milli bakımdan yanlış inanç ve siyasi zaaf yüzünden ortaya çıkan şeylerdir ve bizi ve Azerbaycan’ın geleceğini bağlamaz.
Bu konu ile ilgili aşağıdaki linklere bakabilirsiniz:
http://kurd-yayilmasi.blogspot.com/
http://kurd-yayilmasi.blogspot.com/2006/03/1320-1301-1320.html
http://kurd-yayilmasi.blogspot.com/2006/03/blog-post_114330816335996702.html
Ben burada kısaca Azerbaycan-Kürdistan sınırlarını belirlemede vaz geçilmez olan esasları sıralıyorum:
1- İran’ın kuzeybatısındaki bütün Türk yerleşim mıntıkaları Azerbaycan'a ve İran’ın kuzeybatısındaki bütün Kürt yerleşim bölgeleri Kürdistan'a dahil edilmelidir.
2- Esas alınacak zaman kesidi ve tarih, şimdiki etno-demografik durum değil, 1906 yılından önceki etnik vaziyettir. 1906 tarihi Fars şövenizminin İran devleti ve bürokrasisine hakim olduğu tarihtir ve bu tarihten sonra etnik bölgelerin terkibinde gerçekleşen bütün değişiklikler (Türkiye ve Azerbaycana gelen Kürt tayfalar, Azerbaycana yerleştirilen göçebe Kürt tayfaları, büyük şehirler, Urmu ve benzerlerine yapılan Kürt göç ve akınları vs), koloniyal değişiklikler olup hiç zaman etnik bölgelerin sınırlarının tayin edilmesinde esas alınamaz.
Nasıl ki Irak’ta Barzani ile Talabani, Kürt bölgesi ve özellikle Kerkük'ün statüsünü belirlemek için Baas rejiminin kurulmasından önceki vaziyetin esas alınması hatta bu tarihten sonra bölgeye göç eden veya yerleştirilen Arapların bile, bu topraklardan dışarı atılmasını müdafaa ediyorlar. Biz de 1906 yılından sonra Azerbaycan’a Türkiye, Irak ve İran’ın başka bölgelerinden yapılan Kürt göçlerinin Azerbaycan’ın sınırlarını belirlemede hiç bir tesiri olmayacağını savunmalıyız. Azerbaycan topraklarında 1906’dan sonra oluşmuş her hangi bir Kürt yerleşim bölgesi, şehir ya da köy fark etmez, yüzde yüz Kürt olsa da yine de Azerbaycan’a dahil edilmelidir.
3- 1906 tarihinden sonra bugün Kürtlerle meskun olan Savucbulak (Mahabad), Hana (Piranşehir), Sakız vd de yaşayan Türkler, Kürtlerin baskı ve saldırılarına maruz kalmış ve öz tarihi yurt-yuvalarını terk etmişlerdir. Bu kaçış özellikle inkılaptan sonra süratli olmuş ve bölgedeki onlarca Türk köyü boşaltılmıştır. Halbuki Azerbaycan’da yaşayan hiç bir Kürt buradan Kürdistana geri gitmemiştir.
Azerbaycan ve kürdistan sınırlarını mubahise ederken her zaman Kürdistan Türklerinin (Hana, Sakız, Savucbulak vb) ve buralardan göçmeye-kaçmaya mecbur edilen Türklerin Kürdistana dönmesi, bunların Kürdistan federe devleti tarafından maddi (ev, toprak, mal-davar) zararlarının karşılanması, dönmeleri mümkün değilse de onların sayısı kadar Kürdün (veya Kürt yerleşim merkezinin) Azerbaycan topraklarına dahil edilmesi şart koşulmalıdır.
4- Etnik Azerbaycan’ın Bicar, Gorva ve Sungur ilçeleri Kürdistan ve Kirmanşah illerine dahil edilmiş, buraya bir tarafdan büyük Kürt göç ve girişi gerçekleşmiş diğer taraftan da buranın yerli Türk ahalisi Zencan ile Hamedan illerine göç etmiş ve hala etmektedirler.
Azerbaycan ve Kürdistan sınırlarını mubahise ederken her zaman Bicar, Gorva ve Sungur’daki Türk bölgelerinin mutlaka Azerbaycan’a dahil edilmesi vurgulanmalıdır. Nerenin Türk bölgesi olduğunu tesbit ederken de bugünki vaziyet değil, 1906'dan önceki cemiyetin etnik terkibi nazara alınmalıdır.
Batı Azerbaycan’daki bir sıra Kürt yerleşim merkezlerinin federe Kürdistana bağlanabilmesi hatta bu mevzunun mubahise edilmesi, ancak ve yalnız Bicar, Gorva ve Sungur’un daha önceden federe Azerbaycan’a bağlanmasına bağlı tutulmalıdır.
5- Yukarıdaki tarihi demografik usüllerden başka, Azerbaycan-Kürdustan sınırlarının tayin edilmesinde siyasi stratejik esaslar da rol oynuyor. Örneğin eğer Türkiye- İran sınır boyunda 1906 dan önce de bir sıra Kürt bölgeleri mevcut olmuş olsa (ki böyle bir şeyin olduğundan emin değilim) bu Kürtlerle meskun yerleşim bölgeleri yine de hiç bir şartla Kürdistan devletine dahil edilemez.
İran’ın batısında Türkiye’nin bütün sınır boyu tek komşusu Azerbaycan olmalıdır. Azerbaycan -Türkiye arasında coğrafi bir set veya fasıla yaratmak Azerbaycan ve Türkiye Türklerinin stratejik çıkarları (özellikle Kürt ve merkezi Fars devleti karşısında emniyetinin sağlanması) için hayati öneme sahiptir.
Başka bir deyişle İran'da etnik veya federal Kürdistanın Türkiye ile ortak sınırları yoktur ve olmayacaktır.
6- Aynı şekilde eskiden Türklerle meskun olan Uşnu ilçesi Azerbaycan’ı Irak’a ve bu vesileyle orada yaşayan ve Kürt yayılmacılığı ve zulmüne maruz kalan Türkman diasporamıza bağlayan tek geçittir. Bu nedenle Uşnu (Hana) şimdiki etnik terkibi ne olursa olsun mutlaka Azerbaycan sınırları içinde kalacaktır.
Başka bir deyişle etnik veya federal Azerbaycan’ın ne olursa olsun, Irak’a ortak sınırı olmalıdır.
7- Urmu gölünün güneyinde küçük bir bölüm Mahabad ilçesine bağlanıp böylece Urmu ile Sulduz arasında kopukluk oluşturulmuştur. Bu yolla bir taraftan Kürtlere Urmu gölüne çıkış yolu sağlanıp bir taraftan da Sulduz- Tikan Tepe-SayinKala hatta Bicar gelecekte Kürt işgali öncesinde savunmasız bırakılmıştır.
Urmu-Sulduz hattı Güney Azerbaycan’ın batı sınırlarını korumakta hayati öneme sahiptir. Bu hatta her hangi bir kopukluk, yukarıda Urmu, Salmas, Hoy, Çaldıran ve Maku'nun aşağıda Sulduz, Tikan Tepe, Sayın Kala, Bicar, Yassu Yend, Gorva ile Sungur'un düşmesi ve rahatlıkla Kürdistana ilhak edilmesi demektir.
Bu nedenle, Urmu gölü güneyinde ona komşu olan ve Mahabad ilçesine dahil edilmiş 1906'dan önceki Türk bölgeleri- şimdiki etnik terkibi ne olursa olsun – Azerbaycan’a aittir.
Başka bir deyişle etnik veya federal Kürdistanın Urmu gölüne çıkışı yoktur ve olmayacaktır. Urmu, Mehemmedyar ve Sulduz ilçeleri arasında kopukluğa izin verilmemelidir.
8- Azerbaycan’ın Kürdistanla olan ortak batı sınırları ve Kürt-Türk meselesi hakkında fikir beyan edenler genellikle Doğu Azerbaycan ile Erdebil illerindendirler. Elbette bu kötü bir şey değildir. Hatta çok gerekli ve sevindirici bir durumdur. Ancak tecrübe göstermiştir ki bu yurttaşlarımız Türk-Kürt ve Azerbaycan-Kürdistan meselesine derinden ve her taraflı vakıf değildirler.
Bu yüzden bu meseleler hakkında mutlak şekilde yerli ahaliden olan aydın ve aktivistlerimiz öncelikle Batı Azerbaycan, Kürdistan (Bicar, Gorva, Yassu Kend, Sungur vb gibi ilçeler) ile Hamedan (Bahar, Esedabad, vb gibi ilçeler) üzerinde söz sahibi olmalı ve ön plana çıkmalıdırlar.
Mehran Baharlı
02.12.2006
Bu makale Alaaddin Dede tarafından Türkiye Türkçesine uygunlaştırılmıştır.
Kaynaklar:
http://guneyazerbaycankurtsorunu.blogcu.com/acik-mektup_1438064.html
http://kurd-yayilmasi.blogspot.com/2009/09/kurdistan-azerbaycan-snrlarn.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder