1979’da dünyanın şaşkın bakışları altında gerçekleşen İran devrimi, Şah Pehlevi’nin otoriter yönetimi altında ezilen İran halkının büyük bir kısmı için büyük umutlar doğurdu. Bağımsızlık, özgürlük ve demokrasi umudu ile devrimi gerçekleştiren halk beklenmedik bir siyasal sistemle karşılaştı.
İran’da siyasal sistemin temelini ve yapısını İslam’ın Şii yorumundan alan bir ideolojik çerçeve belirlemektedir. Şia türü Siyasal İslam’ın mevcut ideolojik yorumu dine hem kamusal hem de özel alanı belirleme gücü vermiştir. İran’da siyasal sistemin bütün erklerinin içeriğini, işlev ve yetkisini İslam dininin belirlediği görülmektedir. Bu doğrultuda İran siyasal sisteminin kurucuları, mevcut sistemi İslam dinini yürürlüğe sokmak için yapılandırdıklarını ileri sürmektedirler.
İslam cumhuriyeti düşüncesi çerçevesinde iki yapılı bir siyasal sistem doğmuş olup, bu olgu “seçilmişler” ve “atanmışlar” şeklinde kendini göstermiştir. Bu bağlamda “atanmışlar” kavramı, bürokrasi anlamına gelen Türkiye’deki kavramdan farklıdır. İran’da herkesin seçilme hakkı yoktur; “seçilmişler” de pratikte “atanmışlar” tarafından yönetilmektedir. İran’ın bu ikili yapısının seçilen kesimine bakarak, Ortadoğu’daki bazı ülkelerden daha “demokratik” olduğunu söyleyebiliriz. Meclis’in, Cumhurbaşkanlığı’nın ve yerel seçimlerin varlığı, İslam rejimi yandaşları için demokratik bir yarışa olanak sağlamaktadır.
12 Haziran’dan sonraki yaşananlar İran’ı yeniden okumamız gerektiğini göstermiştir. İran “Ahmedinejad ve onun çevresinde kenetlenmiş bir bütün” olmadığını, rejimin hem kendi içinde hem de toplumda çok çeşitli itirazlarla karşı karşıya olduğunu göstermiştir. Bu açıdan bakıldığından rejimin çok boyutlu bir değişim baskısı altında olduğu çok açıktır. Bu çalışmanın amacı İran siyasal sisteminin bu değişimin baskısını çözümlemeye çalışmaktır. Bu yazıda, İran toplumunda demokratikleşme için uygun koşulların oluştuğu savı üzerinde, demokratikleşmenin zorlukları ve çeşitli değişim modelleri göz önüne alınarak bir “demokratikleşme eylem planı” ortaya konmaya çalışılmıştır...
Yazının devamı: http://www.turksam.org/tr/a1719.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder