12 Temmuz 2009 Pazar

Arif keskin, İran'da sistem içi çatışmanın anatomisi

12 Haziran seçimleri sonrası yaşananlar İran siyasi hayatında bir milat hesap edilebilir. Bu yaşananların İran devleti iç ayrışmalarda, devlet toplum ilişkisinde, siyasi davranış kalıplarında ve mücadele yöntemlerinde önemli değişiklik yaratacağı kuvvetle muhtemeldir. Rejim 1979 itibari ile farklıklarıyla doğmuş ve farklıkların çatışmaları noktaya geldiğinde tasfiye süreci yaşanmıştır. Birinci tasfiye süreci 1979-81’e kader sürmüş bu zaman dilim içinde milliyetçi, liberal ve Batıcı gruplar tasfiye edilmiştir. Devrimin ilk başbakanı Mehdi Bazergan ve ilk cumhurbaşkanı Abulhasan Bani Sadr bu süreçte tasfiye edilmiştir. 1981’den itibaren devlet tam anlamıyla Humeyni ve yandaşlarının eline geçmiştir. 1981’den sonra Humeyni yandaşları arasında da bölünme başlamıştır. İlk bölünmede devletçi ekonomiyi savunanlara sol (çep) ve piyasa ekonomisini savananlar ise sağ (rast) denilmeye başlandı. Mir Hüseyin Musevi devletçi ekonomiyi savunan grubun lideri pozisyondaydı ve Humeyni’nin desteğiyle 1989’a kadar bu grup iktidarı ellerinde bulundurdular. Bu süreçte önce Hüseyin Al Müntezeri tasfiye edildi. Muntezeri, Humeyni sonrası dini lider olacaktı ancak bu fırsat ona verilmedi ve Humeyni zamanında sistemin dışına itildi.1989’dan sonra Hameney dini lider ve Rafsancani cumhurbaşkanı oldu. Bu süreçten sonra Humeyni’nin çok yakın adamları ve devrimin kurucu kadroları olan sol grup yumuşak bir biçimde tasfiye edilmeye başlandı. Solun tasfiyesi sürecinde sağ oluşturan gruplar arasında farklılıklar yaşandı. Ticari burjuvazi ile sanayi burjuvazi çatışmaya başladı. Rafsancani sanayi burjuvazi temsilcisi olarak tüccar -molla ittifakından oluşmuş ticari burjuvaziyi savunan geleneksel sağın hedefine çevrildi. Geleneksel sağ Rafsancani’yi etkisizleştirmek istiyordu. Rafsancani bunun önünü kesmek için tasfiyeleri gündemde olan sol kesimi yeniden güçlendirme yoluna gitti. Rafsancani’nin ve yandaşlarının etkin desteğiyle sol 1997’de reformcu adıyla iktidara geldi. Rafsancani, Hatemi’nin iktidara gelmesini sağlayarak hem Hameney ve hem de geleneksel sağcılardan intikam almış oldu. Humeyni’nin gözde adamları reformcu adıyla kendileri tanıtıyorlar. Açıkça ifade etmeseler de 1989’e kadar yürüttükleri politikaların tam zıddı bir noktada olduklarını göstermeye çalışıyorlar. Reformcular, sistemin değiştirilmesinin yollarından birini Rafsancani’nin etkisizleştirilmesi olarak görüyorlardı. Reformcuların bu tutumları bütün muhafazakârın Hameney etrafında birleşmesini sağladı. Muhafazakârlar elinde bulundurdukları olanaklarla reformcuları etkisizleştirip tasfiye sürecini başlattılar. Siyaset kendi içinde ayrışma ve birleşme yaşarken İran’daki askerin özellikle devrim muhafızlarının yeni bir siyasi güç olarak doğduğunun ve Hameney ile tam bir ittifak içine girdiklerinin farkında değillerdi. Askerler ve Hameney, muhafazakârların ekonomik söyleminin halk için bir çekiciliği olmadığını düşünüyordu. Bu nedenle reform hareketine karşı hem de halkı seferber edebilecek bir söyleme ihtiyaç vardı. Bu ihtiyaç genç muhafazakâr kuşağın doğuşuna sağladı. Bunlar sosyal adalet, idari reform ve 1979’dan sonraki elitlerin tasfiyesini istiyorlardı. Bu grup Hameney ve ordunun desteğiyle 2001 yerel, 2004 meclis ve 2005 cumhurbaşkanlığı seçimleri kazandılar. Muhafazakârlar parçalandıAhmedinecad’ın cumhurbaşkanlığını kazanması İran içinde çatışmayı daha keskinleştirdi. Reformcular tam anlamıyla etkisizleştirildi. Çatışma muhafazakârların kendi içine taşındı. Ahmedinecad’ın tutumu muhafazakârları paramparça etti. 2005’ten sonra muhafazakârlar ortak politika üretme olanaklarını kaybettiler. Genç muhafazakârların devreye girmesiyle mollalar etkisizleşti. 1981’den sonra ilk molla olmayan biri cumhurbaşkanı oldu. 1979’dan sonra ilk defa mollalar meclis başkanı da olmadılar. Muhafazakâr mollaların siyasi kaderi Hameney’ın iradesine bağımlı kaldı. Mollaların da önemli bir bölümü Ahmedinecad’ı bir tehlike olarak görmeye başladı. Bu nedenle ılımlı muhafazakârlar ile geleneksel muhafazakarların önemli kısmı ile reformcuların bir bölümü arasında yakınlaşma başladı. Bunları birleştiren Ahmedinecad tehlikesi idi.Taliban benzeri bir devlet planıReformcularla yakınlaşan muhafazakarlar, Hameney ve devrim muhafızlarının da gizli bir planı olmasından endişe duyuyorlar. Onlara göre; Hameney, İslam Cumhuriyeti’nin yapılanmasından cumhuriyet bölümünü çıkarıp İslami Adalet Devleti adıyla Taliban benzeri bir devlet kurmak istiyor. Bu gruplar bunu kabullenmek istemiyorlar. Bu nedenle Hameney karşında direnebilecek güçlü bir figür olan Mir Hüseyin Musevi’nin adaylığı gündeme getirildi. Musevi cumhurbaşkanı olsaydı Hameney ve devrim muhafızlarının gizli planlarının gerçekleşmesi zor olacaktı. Bu nedenle Ahmedinecad sandıktan çıkarıldı. Hameney’nin gizli ve yavaş yavaş gerçekleştirmek istediği plan çabuk açığa çıktı. Hamney, reformcuları, ılımlı muhafazakârları ve geleneksel muhafazakarın bir bölümünü Ahmedinejad’ın ikinci döneminde tasfiye edecekti. Seçim sonrası süreç bu tasfiyeyi daha hızlandırdı ve sertleştirdi.Bu tasfiye süreci devrimden sonra Humeyni yandaşları arasında ilk büyük tasfiye olarak sayılabilir. Mehdi Bazergan ve Abul Hasan Benisade gibi kişilerin tasfiyesinden farklıdır. Çünkü onlar Humeyni’nin ilk yakın çevresi sayılmıyorlardı. Humeyni’nin yakın çevresinin tasfiyesinin ilki Hüseyin Ali Müntezeri olmuştu. Bu tasfiye de Hameney tarafından yapıldığı için büyük kopuşu yaratmadı. Daha küçük ve dar bir çevre uzaklaştırıldı. Ayrıca bu tasfiye sistem içi gruplar tarafından da destekleniyordu.Uzun sürede yumuşamaHameney bu süreçte haklılığını ispat edemedi ve hileli bir seçimi onaylayarak meşruiyetini tartışmaya açtı. Şimdilerde liderliği tartışma konusu oldu. Daha önceki tasfiyeler sistemi bütünleştirdi ve güçlendirdi. Ancak bu süreç sistemi parçalayarak zayıflattı. Önceki tasfiyelerden büyüyerek çıkan rejimin bu defa daha küçülerek çıkacağa benziyor. Çünkü tarafların arasında çok derin bir husumet oldu. Sistem içindeki bu çatışmalı ilişki sistemi ya daha radikalleşmeye veya yumuşamaya zorlar. Hameney bu denli bir tasfiye istese de rejim bunu uzun süre kaldıramaz. Kısa süreli bir radikalleşme yaşansa da uzun sürede yumuşamaya gideceği görülüyor. Arif Keskin : Araştırmacı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder